Bu Blogda Ara

19 Temmuz 2018 Perşembe

Sütün var mı?


Merhaba herkese bu yazıyı benim gibi bolca endişeli çokça ağlak geçiren lohusa anneler için yazıyorum. Tek değilsiniz! Ama geçiyor. Bu yazıyı yazarken Aras artık 34 günlük. Ve kırk gün geçmeden söyleyebiliyorum ki biraz abartmışım. Ama işte hormonlar! Oluyor böyle şeyler. Bu süreçte bana destek olan eşime, eşimin annesine (hakkını ödeyemem canım annem sağol), anneme, teyzeme, erkek kardeşime (bu süreçte elim ayağım oldu) ve canım arkadaşlarıma ne kadar teşekkür etsem az! Ve gelelim benim lohusa sürecime...

15 haziranda bayramın birinci gününde oğlum Aras bize sürpriz yaptı. 2990 gram olarak doğdu ve daha iki günlükken fizyolojik sarılık değerleri çok yüksek olduğu için 4 gün hastanede yattık. Işık tedavisi gerekliydi ve 

yeni doğum yapmış hormonları tavan yapmış bir anne için tam bir şoktu. Oldukça üzücü bir tecrübeydi. Gözlerinin sürekli kapalı olması, serumdan dolayı sürekli huzursuz görünmesi moralimi bozuyordu. Üstüne üstlük herkes ve herşey sarılığın en iyi tedavisinin anne sütü olduğunu söylüyordu. 

Benim sütüm ise o kadar azdı ki. Çocuğuma yetemediğim onu doyuramadığım ve bu yüzden de güçsüz kaldığı fikri ile daha da dibe iniyordum.

Doktorumuz 15er dakika emzireceksin sonra mama takviyesi yapacaksın dedi. Her mama sırasında sanki çocuğuma zehir veriyorum gibi hissettiren ama vermediğimde de daha büyük kötülük yaptığımı düşündüren ikilem arasında boğulduğum zamanlar başlamıştı. Mama vermek elbette dünyanın sonu değildi. Ben de dahil olmak üzere mama ile büyüyen çevremde o kadar çok çocuk biliyordum ki. Yine de hamilelik sürecimde okuduğum onca şeyden sonra emzirememek fikriyle çok üzülüyordum. Kendimi sürekli “daha pes etmek için erken sende emzirebilirsin sabret” şeklinde motive etmeye çalışırken en yakınlarımdan dahi duydugum; 

 “bu çocuk ne mama yiyor böyle ilerde para dayanmaz” espirileri, “bu çocuk aç, doymuyor” veya “mama anne sütünü yener bi iki aya tamamen mamaya geçersiniz” telkinleri

“Bende de böyle olmuştu sonrası mama” tecrübeleri 

Daha neler neler.... 

İnsanı daha da dibe iten söylemler. Mama vermek tabiki dünyanın sonu değil. Ama hep çok istediğim bişey olduğu için o kadar çok üzülüyordum ki. 

Bu süreç bir süre böyle devam etti. Sütümü sağmayı deniyordum 10 ml falan çıkıyordu. İnternette anneler 60-100 den bahsederken 10 ml şaka gibi geliyordu

Tabii bu süreçte hep moral bozucu sohbetlerde olmuyordu. Sonuna kadar yanımda olan zaman tanı sütün artacak, ikisi beraber de gider diye moral verenlere de ayrıca bol bol teşekkürüm var. İlk başlarda benim de öyleydi zamanla artacak sen devam et cümleleri inanılmaz iyi geliyordu. Ama yine de hiç bilmediğim bi alan hiç edinmediğim bi tecrübe olunca güçsüz hissettiğim zamanlar hayli fazlaydı.

Üstelik ısrarla mamayı da enjektörle veriyordum ve zaman geçtikçe gereken mama miktarı arttıkça tabi zor da gelmeye başladı. Biberon daha cazip görünür oldu. En son emek emek sağdığım sütümü enjektörle içmeyip dökmek zorunda kalınca mamasını biberonla vermeye başladım. Tabii içim içimi yiyor ya meme reddi başlarsa ya biberon kolay gelirse....  

Kafamda endişe ve kaygı 

Ama yapacak bişey yoktu yorulmuştum artık. Bir gece tamam dedim madem sütüm yetmiyor mama ile büyüsün dedim. Ağlaya ağlaya uyudum... Geceleri 2 şer saat arayla uyanıyordum ve o gece benim için bir mucize olmuştu.

Tüm gece oğlum hiç mama istemedi sadece emerek geçirdi. Sabah uyandığımda tekrar umut doldu içim. 

O günden sonra bir boş bir dolu yapmaya başladım. Bir öğün anne sütü + mama bir öğün sadece anne sütü. Daha güçlü hissetsem de zamanla mama memeyi yener söylemleri beynimden hiç gitmiyordu. Nolur bi anneye bunu yapmayın. O kadar kırılgan bir dönem ki her itham üzücü ve kırıcı oluyor. 

Bu şekilde biraz daha zaman geçti ve bir aylık kontrolümüze geldik. 3700 olmuş mudur acaba olsa dünyalar benim olur heyecanı ile doktora gittik. Sonra ne mi oldu? Sonrası diğer yazıda... 


1 yorum:

  1. her doğum sonrası bence herkes aynı şeyleri yaşıyor. Ben hassas bir insanım o dönem daha da hassas olmuştum.

    YanıtlaSil